Okul Aile birliğimize özverilerinden, bütün velilerimize maddi ve manevi desteklerinden ve okula, öğretmenlerine, olan güvenlerinden dolayı minnetlerimizi sunuyoruz. Okulumuz, duyarlı velilerimiz sayesinde eğitim içerikleri açısından zengin, fiziki açıdan eksiksiz olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
1. Sınıf öğrencilerimize, yoğun geçen okuma-yazma sürecinde destek amaçlı, gönüllülük esasıyla yaptığımız çalışmamızda, soğuk hava şartlarına rağmen devam sağlayan, sıcak sınıfımızı daha da ısıtan miniklerimize gösterdikleri gayretten dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz.
1/A sınıfımızın, B sesi hecelerini, kelimelerini ve kısa bir metni okuma çalışmasından görseller;
1/A sınıfı miniklerimizin, palyaço üzerindeki b sesi hecelerini okuma, sonrasında palyaçoyu boyama ve kesme çalışması.
Miniklerimizle yaptığımız, yerli malı kullanmanın önemi üzerine farkındalık çalışması ve arkasından pano süslemesi. Hepsine emeklerinden dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz.
ATATÜRK VE YERLİ MALI
Yalova´da uzun süre kaldık. Akşamları Atatürk´ün sofrası yine konuklarla dolup taşıyor, birçok yurt sorunları bu sofrada görüşülüyordu. Bir akşam yerli malı kullanılması üstüne bir konuşma oldu. Herkes düşüncesini söylüyor, yurtta yerli endüstrinin gelişmesi için büyük bir kampanya açılması, herkesin yerli malı yemesi, yerli malı giyinmesi isteniyordu. Yerli Malı Haftası´nın açıklanışı da bu günlere rastlar. Atatürk, herkesin öne sürdüğü düşünceleri, her zamanki dikkatiyle dinleyip:
"Bundan sonra önder olarak benim de yerli malı kullanmam gerek. Gardıroptaki elbiselerimi getirin. Köşkün önünde yakın" buyruğunu verdi. Herkeste bir sessizlik... O şen, gürültülü sofra sanki bir anda mezar sessizliğine bürünmüştü. Herkes birbirinin yüzüne bakıyordu. Sessizliği ilk önce, konuklar arasında bulunan Ulus Gazetesi Başyazarı Falih Rıfkı Atay bozmaya cesaret edebildi: "Paşacığım, elbiseleri yakmayın, birer tanesini bizlere verin. Biz de hatıra olarak saklayalım" deyince, Atatürk hafifçe gülümsedi: "Peki" dedi. Orada hazır bulunan herkese birer kat elbise verildi. Bir gün sonra Beyoğlu´nun tanınmış terzilerinden Arman, Yalova´ya getirildi. Atatürk, Köşk´tekilerin gözleri önünde yerli kumaştan elbiselerini kestirdi ve diktirdi. O olaydan sonra Atatürk, elbiselerini hep yerli kumaştan seçip Arman´a diktirmiştir. Bir daha İsviçre´den kumaş gelmedi.
( Cemal Granda )
Günümüz sirenlerinde hem anons yapılabilmekte hem de anlamları önceden bilinen ikaz ve alarm işaretleri verilebilmektedir. Ülkemizde kullanılmakta olan İkaz ve Alarm işaretleri 4’e ayrılır:
- Sarı İkaz
- Kırmızı Alarm
- Siyah Alarm (KBRN Alarmı)
- Beyaz ikaz (Tehlike Geçti İkazı) olmak üzere dörde ayrılır.